SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

ŞEHR-İ REMEDAN BAHSİ

<< 1385 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا الْقَعْنَبِيُّ عَنْ مَالِكٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنْ ابْنِ عُمَرَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ تَحَرَّوْا لَيْلَةَ الْقَدْرِ فِي السَّبْعِ الْأَوَاخِرِ

 

İbn Ömer (r.a.)'den; demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.):

 

"Kadir gecesini (ramazanda) son yedi (gece) içerisinde arayınız" buyurdu.

 

 

İzah:

Buhârî, leyletu'l-kadr; Müslim, siyam; Dârimî, savm; Muvatta, i'tikâf; Ahmed b. Hanbel, II, 37, 62, 74, 113; V, 131.

 

Metinde geçen "son yedi gece" sözünün zahirinden anlaşılan "Ramazanın 23. gecesinden itibaren başlayıp ayın sonuna kadar devam eden yedi gecedir." Aliyyü'l-Kaarî'nin beyânına göre Tarpuştî bu sözle, "Ramazanın 20. gecesinden sonra gelen yedi gecesinin kast edildiğini" söylemiştir. 21. ve 23. geceleri de içine aldığı için bu mânâyı, ha­disin zahiri mânâsına tercih etmiştir. Fakat Nafi'in İbn Ömer'den rivayet ettiği "Nebi (s.a.v.)'in ashabından bazı kimseler rüyada kadir gecesini ramazanın son yedi gecesinde gördüler. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.): "Gö­rüyorum ki rü'yalarımz ramazanın son yedi gecesi hakkında birbirini tut­maktadır. Artık kim Kadit gecesini arayacaksa onu Ramazanın son yedisinde aiasın" buyurdu.[Müslim, sıyâm] anlamındaki hadis-i şerif ise, zahirî mânâyı te'yid et­mektedir.

 

Mevzumuzu teşkil eden Ebû Dâvûd hadisinin; "her kim Kadir gecesini arayacaksa onu son yedi gecede arasın"[Müslim, sıyâm] anlamındaki hadis ile, "Artık onu siz son on (gece) içerisinde ve tek sayılı tarihlerde arayınız" anlamındaki 1382 numaralı hadise aykırı değildir. Çünkü:

 

a. Yedi gece on gecenin içerisine dahildir.

 

b. Resûl-i Ekrem'e önce Kadir gecesinin son on gece içerisinde olduğu daha sonra da bu on gece içerisinde kalan 7 gece olduğu bildirilmiş olabilir.

 

c. Kadir gecesini son on gece içerisinde aramayı bünyesi kuvvetli olan­lar için, son yedi gecede aramayı da zayıf olanlar için tavsiye etmiş olabilir.[el-Muttekî, Kenzu'l-Ummâl, VIII, 635.]